yaşama biçimini değiştirme
zorla girmek, müdahale etmek, kesintiye/inkıtaa uğratmak.
The visitor opened the wrong door and broke in on a private conference.
to break in on someone's thoughts: birinin düşüncelerini kesintiye uğratmak.
bir personelin işine alışma süresi
birşeyin yumuşamasını sağlamak
Verb
birşeyin gevşemesini sağlamak
Verb
sürpriz ziyaret yapmak
Verb
(sözü) kesmek, inkıtaa uğratmak, araya girmek.
Don't break in on the conversation.
güçlükle/zorla yol açmak.
The hunters broke through the underbush.
okulda teneffüs sırasında
havanın düzelmesini beklemek
Verb
pazarlıktaki kaybı yenmek
Verb
birinin ısınmasını sağlamak
Verb
birinin alışmasını sağlamak
Verb
birşeyi ikiye bölmek
Verb
birşeyi yarıya bölmek
Verb
birşeyi ikiye ayırmak
Verb
birşeyi yarıya bölmek
Verb
birşeyi ikiye bölmek
Verb
birşeyi ikiye ayırmak
Verb
konuta saldırı, meskene tecavüz, yasa dışı ve zorla bir binaya girme.
a break-in by burglars.
Noun
ilk işlem, hazırlık çalışması, daha güç olan normal koşullara hazırlık olmak üzere yeni bir şeyin kolay
koşullar altında denenmesi/çalıştırılması.
Noun